Mevsimler, yeryüzünde belirli aralıklarla yaşanan atmosferik olaylarla bağlantılıdır. Dünya, Güneş çevresinde eliptik bir yörüngede döner ve kendi ekseni etrafında dönme eğilimi gösterir. Bu hareketler, yılın dört mevsimini oluşturan değişen hava koşullarına neden olur.
Mevsimlerin oluşumu, Dünya’nın eğikliği ve Güneş’in ışınlarının açısına bağlıdır. Dünya, eğik bir eksende döndüğünden, Güneş’in ışınları farklı açılarla dünyanın yüzeyine düşer. Güneş ışınları, ekvatora daha dik bir açıyla düştüğünde daha fazla ısı üretirken, kutuplara yaklaştıkça daha düz bir açıyla düştüğünden daha az ısı üretir.
Dünya’nın kuzey yarımküresi, 21-22 Haziran tarihlerinde yaz gün dönümüne ulaştığında, güneş ışınları kuzey yarımkürenin doğrudan üstüne düşer ve yaz mevsimi başlar. Kuzey yarımkürenin güneş ışınlarından uzaklaşması sonbaharın başlangıcına işaret ederken, kış mevsimi Aralık ayında kuzey yarımkürenin güneş ışınlarından en uzak noktasına ulaştığında başlar. İlkbahar mevsimi ise Mart ayında başlar ve kuzey yarımküre güneş ışınlarını yeniden yakalamaya başladığında kutuplara doğru hareket eder.
Güney yarımkürede mevsimler tamamen tersine oluşur. Bu, Güney yarımkürenin kuzey yarımküreye göre zıt eğimli olduğu anlamına gelir.
Sonuç olarak, mevsimlerin oluşumu, Dünya’nın eğikliği ve Güneş’in ışınlarının açısıyla doğrudan ilgilidir. Bu nedenle, yeryüzündeki farklı bölgelerde farklı mevsimler yaşanır ve bu döngü yıllar boyunca devam eder.
Bundan basit ne var, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü ve güneş etrafındaki dönüşü sebebiyle yeryüzünde oluşan ısı farkından meydana gelir. Kendi düşüncem tabi 🙂 😀